10 Ocak 2011 Pazartesi

Alıntı 2 - Bosphorus


"Zeus bir gün Argos Kralı'nın güzelliğiyle ünlü kızı İo'yu görmüş. Görür görmez de aşık olmuş. Zeus'un yeni aşkı, Baştanrıça Hera'nın kulaklarına gitmekte gecikmemiş. Zaten Zeus'un çapkınlıklarından gına gelen Hera, kocasının yeni kaçamağını öğrenince büyük bir öfkeye kapılmış. Zeus'a diş geçiremeyeceğinden, sevgilisi İo'dan intikam almak istemiş. Bunu haber alan Zeus, İo'yu korumak için kızı beyaz bir inek haline getirmiş. Ama Hera bunu öğrenmekte de gecikmemiş. İneği kaçırtıp Argos'u başına nöbetçi dikmiş. Zeus durur mu, hemen Tanrı Hermes'i gönderip Argus'u öldürtmüş. Olanları öğrenen Hera, beyaz inek şeklindeki İo'nun rahatını kaçırmak için ona bir at sineğini musallat etmiş. İo, sinekten kurtulmak için saatlerce koşmuş, Boğaz'a gelince kendini sulara atmış, yüzerek karşıya geçmiş. Boğaziçi'nin ilk adı olan 'Bosphorus' sözcüğünün anlamı da bu efsaneden geliyormuş. Bosphorus Yunanca'da Boğa Geçidi demekmiş. Neyse işte, sinekten ve Hera'nın öfkesinden kurtulmaya çalışan İo'nun yolu sonunda Haliç'e düşmüş. Zavallı İo, Haliç'in tepelerinin arasında Keroessa adında bir kız doğurmuş. Keroessa'yı su perisi Semestra büyütmüş. Ama Keroessa büyüyünce onun da başına bir başka tanrı, Denizler Tanrısı Poseidon bela olmuş. Bu güçlü tanrıya karşı koyamayan Keroessa, Poseidon'dan hamile kalmış. İşte Byzas, Keroessa'nın karnında taşıdığı o bebekmiş. Bu yüzden büyük bir kral olmuş, bu yüzden Byzantion adındaki o muhteşem kenti kurabilmiş."

Ahmet Ümit, İstanbul Hatırası, Sf. 48-49

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...