9 Ocak 2011 Pazar

Arşivden - 4

Ders niteliğinde :) 28 Aralık 2009'dan... Kredilerin ilk taksidini ödedim bu arada.

Okumak Güzeldir 


Son bir ayda haftanın en az 3 günü birlik/şehir dışındaydım ('Adamın yaptığı askerliğe bak!' dediğinizi duyar gibi oldum, sene sonu olduğu için inşaat kabulleri bu aya sıkışmıştı ben ne yapayım!). Öyle ki benim birliğe 200 mt uzaklıkta askerliğe başlayan arkadaşımı ziyarete bile gidemedim hala. Adam en son aradığında şöyle bir konuşma geçti aramızda:

- Geliyor musun bu pazar ziyarete.
- Ya hacı ben Samsun'dayım şimdi, gece otobüse bineceğim. Sabahta nöbet devralacağım.
- İyi, haftaya gelirsin o zaman.
- Eee. kem küm. Biliyorsun haftaya yılbaşı.
- Ulan zaten 8'inde yemin töreni var, ondan sonra ben gelirim zaten!..

2 hafta öncesinde Eskişehir'deydim. Cuma günü Osmangazi Üniversitesine gittim arkadaşla beraber. O dersini bitirene kadar kantinde oturdum. Uzun zaman olmuştu okula gitmeyeli.

Bizim fakülte kantinimize benziyordu. Az ödev geçirmemiştik, az rapor hazırlamamıştık o renkli plastik masalarda...

Ben az zorluk çekmedim okumak için. Lakin insan cidden okulu özlüyormuş sonradan sonraya. Şimdi bunu hala okuyan arkadaşlarıma söylediğimde cevapları genelde 'Hass...' oluyor. Ben okurken biri bana böyle söylese, ben de aynı cevabı verirdim muhtemelen. Onlar da sonradan özleyecekler. Biliyorum...

Hayat, onları da beraber ödev yaptıkları, geceler boyunca beraber çalıştıkları, aynı rahatsız koltukta yer sıkıntısından beraber yattıkları, ders aralarında sigara içmeye zaman kalması için çay almaya hızla kantine gittikleri (bazen sıraya güzelce kaynanır, bazen sıradaki arkadaşlara aldırılır.) arkadaşlarından ayıracak.

İşin açıkçası birçok arkadaşım aksini iddaa etse de (Onlara göre İTÜ'yü 4 sene de bitirmiştim ne de olsa.) çok parlak bir öğrenci olmadım hiçbir zaman.

Ama şanslı olduğumu kabul ederim. Finalinde boş kağıt verip geçtiğim ders de oldu, bana ders anlatan arkadaştan yüksek not aldığım da. Hatta bizim bölümün en zor derslerinden birinin vizesine, ki her dönem bu dersi alanların yarısı kalır, bir haftadır çalışan arkadaşların yanına sınavdan önceki gün gidip 'Yeaaa bana da bi anlatıverin 2 saatcik.' şeklinde kendime anlattırmam sayesinde dersi geçtiğim oldu. Bana anlatan arkadaşlarım kalmıştı!

Derse gitmediğim çok oldu. 'Ee, ne var bunda?' diyebilirsiniz. Ama sabahın köründe hazırlanıp, 1 km yol yürüyerek gittiğim okulda sınıfın kapısına gelince, 'Üfff, kim girecek şimdi derse yeaaa.' diyerek aynı yolu geri dönen (!) kendimden başka bir dengesizi de görmedim.

Tabi koskoca bölüm şansla bitmiyor elbette. Deli gibi çalıştığım da oldu. 1. sınıfta arkadaşların evinde fizik çalışırken, sabah 6 ya doğru uyumamak için elimde kocaman kitapla ve bütün gece içilen çay/kahve dolu bir mideyle salonda ordan oraya volta attığımı hatırlıyorum. Arkadaşların söylediğine göre, elimde kitapla beraber uyuya kalmışım. Ayakta!

Kendimce gururluydum da üstelik; Üniversiteye başladığım ilk senemde, girdiğim Lineer Cebir vizesinde haketmediğime inandığım bir not aldığım için (60 almıştım!) hocayı suçlayarak dersi bırakmış, 2. vize ve finale de laf olsun diye girip boş kağıt verecek kadar gururluydum hem de! (Sonradan bu hadise ile çok dalga geçti arkadaşlar, ben bile kabullendim yaptığım mallığı. O 60'ın 'koskoca 60' olduğunu sonradan öğrendim elbette.)

Okulda kaşarlandıkça hocanın vereceği nottan ziyade girdiğimiz ilk dersinde bizim ona verdiğimiz not, derse gidip gitmememizi belirleyen etken oldu. Bu yüzden ilk defa aldığım derslerin bile sadece sınavlarına gittiğim oldu.

Bir şekilde bitirdim okulu. Bir arkadaşımla birlikte çok sağlam bir bitirme projesi yaptık, hocamız sağolsun. Öyle ki, bir fuarda bu ödevle ilgili poster sunumu yaptık, hatta bir dergi de bile yayınlandı ödevimiz. Şu an 'Vay bee. Bizim yayınlanmış bir çalışmamız vardı.' diyebilmek, benim onlardan biri olma fırsatını ister istemez kaçırdığım hocalarım için birşey ifade etmese de, okuldan kopmuş olan bana büyük mutluluk veriyor.

Okulla ilgili herkesin bir yığın hatırası vardır elbette. İnsan hatırladıkça mutlu oluyor ama uyanınca devreye yine hayatın gerçekleri giriyor yavaş yavaş. Katkı ve öğrenim kredilerinin geri ödemeleri gitgide yaklaşıyor, balkanlardan gelen soğuk hava dalgası gibi insanın içini donduruyor!

Gereksiz bilgi: O gurur yapıp bıraktığım ders var ya; işte onu sonradan, tabii ki başka bir hocadan alıp, BB ile geçmiştim.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...