9 Ocak 2011 Pazar

Alıntı

Çaytostayran'dan...

Tutunamayanlar

Kelime ve Yalnızlık 



"Önce Kelime vardı," diye başlıyor Yohanna'ya göre İncil. Kelimeden önce de Yalnızlık vardı. Ve Kelimeden sonra da var olmaya devam etti Yalnızlık... Kelimenin bittiği yerde başladı; Kelime söylenemeden önce başladı. Kelimeler, Yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık, Kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler, Yalnızlığı anlattı ve Yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi ve Kelimeler insanın aklına geldikçe, Yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu.

Selim Işık yalnızlığını Kelimelerle besledi. Kelimelerin anlamını bilmeden önce tanıdığı yalnızlığı Kelimelerin içinde yetiştirdi. Eski yaşantılarının hastalığından yeni kalktığı sırada, aldırışsız Kelimeler konuşurken, eski yaraların eski Kelimelerin göğsüne saplandığını duydu birden; sustu kaldı. Kelimeler, yalnızlığını yaşamasına da bırakmadılar onu. Her yandan kuşatıp saldırdılar. Kullandığı Kelimeler de dönüp ezdi onu, soluksuz bıraktı. Sonra, yatağından fırladı birden Selim; bütün Kelimeleri ve yaşantılarını ezdi ayağının altında. Güneşe çıktı. Güneş, gözünü acıttı bir süre sonra, perdelerini kapayıp Kelimelerin karanlığına döndü. Birtakım Kelimeler bağışladı onu; aralarında gene yaşamasına izin verdiler. Bu Kelimelerle birlik olup amansızca saldırdılar başka Kelimelere: aşağılayan, ezen, soluk aldurmayan Kelimelere. Yendi, yenildi; sonunda gene yenildi Kelimelere, Kelimelerle birlikte açtığı savaşta. Yalnızlık hep oradaydı.

Oğuz Atay, Tutunamayanlar, Sf. 151-152


Selim Işık

"... İnsanların yalan söylemesi için bir gerekçe görmediğinden, onlara inanmakta güçlük çekmiyordu. İnsanlara inanmadan, onlarla birlikte olmanın mümkün olmadığını sanıyordu. İnsanlara inanmadığı zaman onlardan kaçıyordu. Söylenenlere inanmadığı zaman, inanır görünmenin, insanlara ihanet etmek olduğunu düşünüyordu ve bu ihanetin anlaşılmaması için, ortalıkta görünmemeyi tercih ediyordu. ..."  


"Başkalarının yaptığını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım."
  
................................... 

Aşk

- De bakayım, gözüne kestirdiğin biri var mıdır?
- He, vardır ya.
- De hele, kimdir? Nasıldır?
- Nasıl mıdır? Gözleri Dicle gibidir Pehlivan. Hani biraz fazla baksan, boğulacağından korkarsın. Dudakları, sıfatında uçuşan bir kelebek gibidir. Hani dokansan, kelebeği öldüreceğinden korkarsın. Elleri, dağda gezen analı kuzulu bir çift maraldır. Ellerinden tutacak olsan maralın yetim kalacağından korkarsın.
- Ya saçları?
- Saçları, Diyarbakır surlarının üstünden uçan bir kuş sürüsü gibidir. Bir telini tutmak için uzansan, surlardan düşeceğinden korkarsın.
- Hşş, Cebrail. Senin yolun yol değil, sen hepten divane olmuşsun…


Kaynak
 
...................................
Yalnızlık



Yalnızlığı seviyorum.

En azından böyle daha iyi olduğuma kendimi ikna ettim.

Ardından biriyle tanıştım.

Hiç olmayacak yerde, psikiyatrik bir hastanedeydi.

Beni değiştirdi.

Sonra da terk etti.

Yalnızken daha iyiyiz.

Yalnızken acı çekiyoruz, yalnız ölüyoruz.

Örnek koca veya yılın babası olmak hiç fark etmiyor.

Yarın senin için aynı olacak.

- Ama dün, farklı olabilirdi…

House M.D. S06E16

Keşke Gerçek Olsa

"Geride kalan kalbinizse, mutlaka geri dönersiniz."

Marc Levy 

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...